Bir de geçit resmi denilen bir vergi vardı. Bu derbentlerden geçen yolcu ve misafirlerin verdiği bir vergiydi. Alınan bu verginin miktarı hükümet tarafından belirleniyordu. Derbentçiler derbent âdeti şeklinde ifade edilen bir vergi nizamına tabiydiler.
Haraç, toprağın mülkiyetinden dolayı sahiplerinden maktu olarak alınan para veya hasılatından alınan hissedir. Müslümanlardan alınan öşür ve resm-i dönüm (veya çitf akçesi) vergisinin karşılığıdır[75].
Osmanlı Devleti'nde ise bac uygulaması devletin kuruluşu ile başlar. Osman Gazi'nin ilk tahsil ettiği vergi bac yani oktruva resmidir.
Osmanlı İmparatorluğunda cizye, Gayrimüslim halk içinde belli bir takım şartları taşıyan kimselerden kişi başına alınan vergi idi. Şartlar, belli bir yaşda bulunmak (14-75), hasta, sakat ve işsiz olmamak, ehl-i zimmet olmaktı. Bu nitelikleri üzerinde taşıyan her Zimmî cizye ödemekle yükümlü idi.
Osmanlı Döneminde, 'derbent' kelimesi teşkilat anlamında kullanılmıştır. Bu anlamda, dağlar üzerindeki geçitlerde ve boğazlarda kullanılan karakollara 'derbent' denilmiştir. Derbent, Selçuklular döneminde 'Eşrefoğulları Beyliği' sınırları içinde kalmıştır.
bu vergiler genel bütçenin yüzde 8'ini oluşturur. cizye, çoğu yerde hane başına bir altın veya onun akça karşılığı alınırdı.1691'den sonra kişi başına alınır oldu.
Avârız, Osmanlı Devleti zamanında olağanüstü hallerde halka yüklenen malî, aynî ve bedenî vergilerdi. Bu vergi hem Müslümanlardan hem de gayrimüslimlerden alınırdı. Fakat zamanla sürekli vergi hâline gelmiştir. Günümüz Türkiye'sindeki deprem vergileri aynen buna benzer.
Bir hükümdarın idaresi altında bulunan halk şeklinde açıklanan reaya, bu yönetici sınıfın dışında kalan tüm tebaayı kapsar. Bu sınıf yalnızca tarım ve hayvancılıkla uğraşan köylülerden oluşmaz. Şehir veya kasabalardaki tüccarlar, zanaatkarlar; hatta konar göçer yaşayan topluluklar da reaya sınıfına dahildir.
Cizye mükelleflerinin yaşadıkları mahalle, köy, kaza ve eyaletlere göre kaydedildiği defter gruplarına ise cizye defterleri adı verilmekteydi. Bu defterlerden elde edilen veriler sayesinde yerleşim yerlerinde bulunan gayrimüslimlerin nüfusu ve ekonomik durumları ile ilgili bilgiler edinmek mümkündür.
Farsça baj kelimesinin Arapça ve Türkçede aldığı şekil olup, Gazneli, Selçuklu, İlhanlı, Akkoyunlu ve Osmanlılarda vergi manasında kullanılmıştır. Bu vergi; pazarlarda, panayırlarda alınıp satılan hayvandan, her cins maldan, ithal edilen ve Osmanlı topraklarından transit olarak geçirilen mallardan alınırdı.
Ne Demek
Agresif kanser hücresi ne demek
ICT ne demektir
Denis ne demek anlamı nedir
ABC yaklaşımı ne demek
Sıttı sıyrılmak ne demek
Ecmain Olsun Ne Demek
Rüyada Birinin Ağaç Diktiğini Görmek Ne Demek
Rüyada demir bozuk para görmek ne demek
Basic T-shirt ne demek
Gy gk ne demek
Fukuro kumaş ne demek
Çekirdek çitlemek ne demek
Anber ne demek
Uyuşuk tembel ne demek
Nazım hesap ne demek
Et marine etmek ne demek
Super slims ne demek
Şortta 32 beden ne demek
Eriyorum ne demek
Birleşik çekim ne demek
Haddini bil ne demek
Avülsiyon ne demek tıp
Banliyö yolu ne demek
Elegan ne demek TDK
Ağza almak ne demek
Ritim ve tempo ne demek
Argoda muz ne demek
Kombi 227 ne demek
En 407 ne demek
Sosyal medyada fan ne demek
Ahzab 48 ne demek
Abayı sevmek ne demek
Bağ kurmak ne demek
Nefs i levvame ne demek
Nörolojik rehabilitasyon ne demek
Rüyada Başkasının İçki İçtiğini Görmek Ne Demektir
Ercan anlamı ne demek
Lolde solo ne demek
4 2 2 ne demek
Açık öğretim lise türü ne demek