Gusülde aslolan bütün vücudu yıkamak olduğuna göre saç, sakal, bıyık ve kaşların yıkanıp diplerinin ıslatılması, saçları örgülü olmayan kadınların hem saçlarını yıkamaları hem de diplerine suyu ulaştırmaları gerekir.
Başın mesh edilmiş olması için ıslaklığın başın en az dörtte birine temas etmesi şarttır. Bu sebeple ıslaklığın başa temasını önleyecek nitelikteki başörtüsü, bone, peruk vb. şeyler üzerine yapılan “mesh” geçerli olmaz (Kâsânî, Bedâi', 1/4-5; Merğinânî, el-Hidâye, 1/32).
378- Guslederken, bedenin bir parçası sayılan kısa kıllar yıkanmalıdır; uzun kılların yıkanması vacip değildir. Onlara değmeden suyu bedene ulaştırırsa guslü sahihtir.
Bu bakımdan iç ve dış kısımda görünen yerleri yıkamak yeterlidir. Gusül abdestinin geçerli olması için kulak kıvrımları dahil hiç bir yerin kuru kalmaması gerekir. Islak el ile kulak kıvrımları meshedildiği zaman kuruluk kalmıyorsa geçerli olur. Vücutta oluşan yağ ve normal vücut kirleri gusle mani değildir.
Gusülde; sık örülü saç çözülüp her tarafını hilallemek farzdır. Şafii mezhebinde şöyledir: Abdestte; örgüyü çözmeden mesheder.
Gusülde aslolan bütün vücudu yıkamak olduğuna göre saç, sakal, bıyık ve kaşların yıkanıp diplerinin ıslatılması, saçları örgülü olmayan kadınların hem saçlarını yıkamaları hem de diplerine suyu ulaştırmaları gerekir.
Cünüp kimse gusletmedikçe (cünüpken) tıraş olmamalı, tırnak kesmemeli, bedeninden herhangi bir parçanın ayrılmasına sebep olmamalıdır. Bunları gusledip temizlendikten sonra yapmalıdır.
Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, ister unutarak, ister bilerek bir yerini yıkamamış olsun, o kuru yerin yıkaması şarttır. Yıkamadığı sürece elbette guslün ve abdestin şart olduğu bir ibadeti yapamaz. Fakat bu yıkama belli bir zaman sürecine bağlı değildir.
Kadınlarda şehvetsiz gelen akıntılar, özür kanı ve erkeklerde de vedî ve mezî yıkanmayı gerektirmez. Bu sayılanlardan ötürü sadece abdest alınır.
Gusül, abdesti de içerdiğinden abdesti bozacak bir durum meydana gelmedikçe daha sonra ayrıca abdest almaya gerek yoktur. Zira Hz. Âişe, Resûl Ekrem'in (s.a.s.) guslettikten sonra ayrıca namaz abdesti almadığını rivâyet etmiştir (Ebû Dâvûd, 96 [250]; Tirmizî, Tahâret, 79 [107]).
Görüldüğü gibi, vücudun bir yerinde iğne ucu kadar ıslanmadık kuru yer kalsa gusül sahih olmuyor. Elin parçası olan tırnakları ve ağzın parçası olan dişleri de, gusülde yıkamak farzdır.
Bir kimse abdest aldığından emin olduğu hâlde, abdestini bozup bozmadığı konusunda şüpheye düşerse, o kimse abdestli sayılır. Öte yandan abdestini bozduğunu bildiği hâlde, sonradan abdest alıp almadığından şüphe eden kimse ise abdestsiz sayılır.